21 Haziran 2011 Salı

BÜYÜCÜLERİN BÜYÜ FENOMENLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN BAŞVURDUKLARI GÜÇ KAYNAKLARI

ALLAH'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Perdamaian ALLAH, rahmat dan berkah atasmu. GOD's peace, mercy and blessings be upon you.

BÜYÜCÜLERİN BÜYÜ FENOMENLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN BAŞVURDUKLARI GÜÇ KAYNAKLARI
Büyücülerin madde unsurları üzerinde etkili olan büyü fenomenlerini gerçekleştirmek için başvurdukları güç kaynakları üç gurupta toplanır.
1. Nefis Gücü.
2. Gök Cisimlerinin Ruhaniyetleri.
3. Cin ve Şeytanlar.
1. NEFİS GÜCÜ
İslâm bilginleri, her insanda var olduğuna inanılan gizli bir güçten söz etmişler ve bu güce “nefis gücü” adını vermişlerdir. Nefis gücünü harekete geçiren ve onu istenilen biçimde yönlendiren irâde ve düşüncedir, demişlerdir. Kanımıza göre gizli nefis gücünü kullanarak insanları şaşkınlığa uğratan bazı sıra dışı olayları gerçekleştirmek yalnızca büyücülere özel bir durum olmasa gerektir. Eski Mısırlılar nefis gücüne “ka”, Hintliler “prana” veya “akaşa” ve batılı parapsikologlar da kullanış amaçlarına göre “ruh gücü, yaşam enerjisi, düşünce gücü ve manyetik güç” gibi adlar vermişlerdir. Söz konusu gücü açığa çıkarıp kullanmada her toplum kendi inanç kültürüne uygun olarak bir yöntem geliştirip uygulamıştır.
2. GÖK CİSİMLERİNİN RUHÂNİYETLERİ
Eski putperest toplumların sapkın inançları arasında yer aldığı halde yıldız, gezeğen ve burçların canlılar üzerinde etkilerinin olduğu inancı ne yazık ki günümüze kadar taşınmıştır. Oysa gök cisimlerinin dünyada yaşayan canlılar üzerinde, özellikle de insanın yaşamı üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
Doğuda Bâbilli, Keldâni ve Kasdûnilerin, batıda ise Yunanlı ve Romalıların gezeğenlere, tanrılık nitelikleri verdiklerini ve adlarına heykeller dikip tapındıklarını tarihlerden okuyoruz.
İslâm Dininin fetihler yoluyla üç kıtada hızla yayılmasıyla çeşitli kültürlerle iç içe yaşamak kaçınılmaz olmuştur. Müslümanlar da bu kültürlerden ister istemez etkilenmişlerdir. İslâm felsefecileri, yapılan tercümeler sonunda, gök cisimlerinin canlılar üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Söz edilen etkilerin gök cisimlerinin maddesel yapılarından değil de, melek cinsinden olan ruhaniyetlerinden kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir.
Gök cisimlerinin ruhaniyetlerinin varlığı ve bunlardan yararlanma konusu müslümanlara, Yunan düşünürü Aristoteles’in Arapça’ya “Kitâbü’l Vukûfâti lil Kevâkib” ile “Kitâbu Timâvus” adlarıyla tercüme edilen iki kitabından geçmiştir. (Miftâhu’l Ulûm, C.1, s. 277)
Şeyh Muhyiddin Arabî (ks) “el-Fütuhâtü’l Mekkiyye” adlı kitabında şöyle demektedir:
“Hareketli ve hareketsiz yıldızlarla, âlemdeki bütün element ve cisimlerde görevli yönetici ruhlar vardır. Bu ruhlara “Tedbir Melekleri” denir. Diğer melekler Yüce Hakk’ın “Biz senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz” (Meryem: 64) ayeti gereğince insanlar tarafından yemin verdirme ve başka yollarla indirilemezken, Tedbir Melekleri bir takım isimler, buhur ve benzeri şeylerle indirilebilirler.”
Taşköprülüzâde, Miftâhu’l Ulûm adlı kitabında der ki; “İmam Sekkâkî, yıldızların ruhâniyetlerini indirerek, onlardan yararlanma konusunda tam bir bilgi sahibi idi. Bir defasında Merih/Mars gezeğeninin ruhâniyetini emri altına alıp, düşman askerleri arasında sebepsiz bir ateş meydana getirdi. Daha buna benzer garip bazı olaylar yaptı. Zamanın Cengiz Han soyundan gelen padişahı, vezirinin kışkırtması ile korkuya kapıldı ve İmamı ölünceye kadar hapsettirdi.” (Basîretü’s Sâlikîn, s.49,50)
Yukarıdaki anlatımlardan anlaşıldığına göre her yıldızın melek cinsinden bir ruhâniyeti vardır. Bu ruhaniyetler, diğer meleklerin aksine bazı adlar, buhurlar ve benzeri şeylerle indirilebilir ve bunlardan yararlanılabilir. Ancak bu durumun büyüyle ne ilgisi vardır, bilemiyoruz.
Emri altına alarak iş yaptırmak anlamına gelen musahhar kılmanın ne derece doğru olacağını da bilmiyoruz. Bu güne kadar söz konusu ruhâniyetleri indirerek onlardan yararlanan bir kimseyi ne işittik, ne de gördük. Her şeyin doğrusunu ancak Allah bilir
3. CİN VE ŞEYTANLAR
Paranormal olaylardan sayılan büyü fenomenlerinin bir kısmı, cin ve şeytanların yardımı ile gerçekleşmektedir. Bu durum, eskiden böyle idi, şimdi de böyledir. Çeşitli adlar altında çalışan büyücülerin çokluğu, cin ve şeytanlarla bağlantı kurarak onların güçlerinden yararlanmanın, gök cisimlerinin ruhâniyetlerinden yararlanmaktan çok daha kolay olduğunu göstermektedir.
Geçmişte bazı besinlerden perhiz ederek veya oruç tutarak, insanlardan uzak bir köşede azîmet adı verilen duaları okuyarak cin ve şeytanlarla iletişim kurulurdu. Sonra karşılıklı bir takım şartlarla yardımlaşma andlaşması yapılırdı. Bu andlaşma sonunda cin ve şeytanlar, kendilerinden istenen büyü işlemleri ile diğer paranormal olayları gerçekleştirirlerdi. Bu gün de kendi kendine veya dıştan bir etkenle transa giren medyumların iletişim kurdukları varlıklar kuşkusuz cin ve şeytanlardır. Medyumların yaptıkları geçmişi okuma, gelecekten haber vererek kehânette bulunma, sorunlu kimselerin sorunlarına çareler önerme işlemleri de büyücülük kapsamı içinde değerlendirilebilir.
BÜYÜCÜLERİN BÜYÜ FENOMENLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEDE BAŞVURDUKLARI GÜÇLERE ULAŞMA YÖNTEMLERİ
Büyücülerin büyü fenomenlerini gerçekleştirmede başvurdukları güçlerin neler olduğunu açıklamış ve bu güçlere ulaşmak için her toplumun kendi inanç kültürüne uygun birçok yöntem geliştirdiğini belirtmiştik. Şimdi bu yöntemlerin neler olduğuna bir göz atalım.
  • Brahman rahiplerinin yoga yöntemi.
  • Tibetli Budistlerin meditasyon yöntemi.
  • Çinli Budistlerin zen yöntemi.
  • Müslüman büyücülerin riyâzet yöntemi.
Belirtilen bu yöntemlere geçmeden önce, konunun daha iyi anlaşılması için tasavvuf ehlinin uyguladıkları halvet (uzlet/çile/erbain/inzivâ) yöntemi ve amacından söz etmek istiyoruz.
Tasavvuf terimlerinden olan halvet, dünya uğraşlarından, insanlardan ve gürültüden uzak, güneş ışığının girmediği karanlık bir yerde, belirli bir süreyi ibadet ve zikirle geçirmek demektir. Halvetin dinden olduğuna Hz. Musâ (as)’ın Allah’ın emri ile Sina Dağında kırk gün kalmasını (A’râf: 142) ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in peygamber olmadan önce Recep, Şaban ve Ramazan aylarını Nur Dağının Hira Mağarasında ibadet ve tefekkürle geçirmesini (Kütüb-i Sitte Muh. c. 15, s. 387-391, hd. 5563-5564) kanıt olarak gösterirler.
Halvetin amacı, ibadet çeşitlerini bir araya getirerek ruh, kalb, beden ve nefsi maddî ve manevî kirlerden temizlemektir. Buna göre halvet, belirtilen amaçları gerçekleştirmek için yolu bilen bir mürşidin rehberliğinde uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntem, duyu organlarını dünyaya kapar, kalbi nurlara açar, nefsi zayıf düşürerek çökmesini sağlar, insanı manevî derece ve makamlara yükselterek veli kulların arasına katar. Sonuç olarak Allah’a kulluk etmenin lezzetine ulaştırır. Bununla birlikte velinin, dıştan bakıldığında diğer sıradan insanlardan bir farkı yoktur. Veliler, halk yanında kerâmetleri ile tanınırlar. Bu halk sanır ki, kerâmet göstermeyen veli değildir. Halvete girme amacının da kerâmet göstermek olduğuna inanırlar. Kerâmet elde etme amacıyla halvete girenler halvetlerinden şu beş durumdan biriyle çıkarlar.
1. Allah’ın rahmeti ile veli kullara karışmak.
2. Gizli nefis güçlerini açığa çıkarmak.
3. Cinlerle iletişime girerek oların yardımını almak.
4. Gördüklerinden korkarak delirmek.
5. Hiçbir şey elde edememek ve pişmanlık duymak.
Halvette olduğu gibi gizlilik temeline dayanan büyücü riyazetinde de dua ve zikirler vardır. Ancak halvette dua ve zikirler yalnız Allah için yapılırken, riyazette ise gücüne ulaşılmak istenen ruhâni varlıklar için yapılır. Bu durum ise katıksız bir küfürdür. Oysa kerâmet elde etmek için halvete girenler Küfre düşmezler . Çünkü onlar ibadetlerini Allah için yaparlar. Onlar amaç yönünden sapma içinde oldukları için yalnızca günahkâr olurlar.
Uzak doğu dinlerinin öğretileri arasında yer alan yoga, meditasyon ve zen gibi yöntemler düzenli nefes alma ve gevşeme ile transa girmeyi öğretirler. Bu yöntemlerin amaçları ile büyücü riyâzet yönteminin amacı aynıdır. O da ruhsal varlıklarla iletişim kurma ve onlardan yararlanmadır. Müslümanların anılan bu yöntemlerden uzak durmaları gerekir. Yoksa imanı kaybetmek işten bile değildir.
BÜYÜCÜLERİN GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ BÜYÜ FENOMENLERİ
Büyücülerin eliyle gerçekleşen büyü fenomenleri ölüm, hastalık ve zarar vermenin dışında, genellikle insanlara yarar ve zararı olmayan bir takım sıra dışı olaylardır. Parapsikoloji biliminin konusunu oluşturan bu olayların bir kısmı büyücülerin isteği dışında cinler tarafından meydana getirilirler. Büyücü olmadığı halde, cinler tarafından çok sevilen bazı insanlar vardır. Bunlar her nerede olurlarsa olsunlar, bunları seven cinler de onlarla birlikte orada olurlar. Bu birliktelikten bir çok sıra dışı olaylar meydana gelebilir. Cinlerin sıra dışı olayları gerçekleştirmelerindeki amaç, insanları aldatarak inanç yönünden onları saptırmaktır. Büyücülerin eliyle gerçekleşen sıra dışı olayların belli bir sınırı bulunmamakla birlikte bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
Su üstünde yürümek.
Ateş üstünde yürümek.
Suda boğulmamak.
Havaya yükselmek ve uçmak.
Eşyaları havaya kaldırmak.
Eşyaları yürütmek.
Maden, su, petrol ve define bulmak.
Bir cismi başka bir cisme çevirmek.
Kayıp insan, hayvan ve eşyaları bulmak.
10. Hastalık teşhis etmek ve iyileştirmek.
11. Parmakla veya bir bıçakla ameliyat yapmak.
12. Geçmişten haber vermek.
13. Gelecekten haber vermek.
14. Uzak yerlerden haber vermek.
15. Uzak yerlere kısa zamanda gidip gelmek.
16. Düşünceleri okumak.
17. Rüzgâr estirmek veya durdurmak.
18. Yağmur, dolu ve kar yağdırmak.
19. Cinlerle konuşmak.
20. Yırtıcı ve zehirli hayvanları emri altına almak.
21. Deri, yaprak ve kâğıttan para yapmak.
22. Loto, toto ve piyango sonuçlarını bilmek.
23. Adi metallerden altın yapmak.
24. Adi taşlardan kıymetli taşlar yapmak.
25. Cisimleri bir yerden başka bir yere nakletmek.
26. Çok sert metalleri kolaylıkla bükmek
27. Başkalarına uyku ve uyanıklıkta düşünce iletmek.
28. Ticaret ve ziraatı bereketlendirmek. Vb.
Batılı parapsikologların son derece rağbet ettikleri ve üzerinde araştırmalar yaparak yorum getirmeye çalıştıkları paranormal/sıra dışı olaylar, kuşkusuz büyü fenomenlerinden başkası değildir. Buna göre parapsikoloji, büyü fenomenlerinin nasıl meydana geldiğini araştıran çağdaş bir büyü bilimi olurken, parapsikologlar da çağdaş birer büyücü olma yolunda ilerleyen büyücü adaylarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder