21 Haziran 2011 Salı

HZ. NUH (AS) VE TUFAN

ALLAH'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Perdamaian ALLAH, rahmat dan berkah atasmu. GOD's peace, mercy and blessings be upon you.

HZ. NUH (AS) VE TUFAN



HZ. NUH (AS) VE TUFAN
Bundan yaklaşık yüz bin yıl önce dünyamız çok daha başkaydı. Bu gün var olan kıtaların ve bilinen iç denizlerin hiçbiri yoktu. Dünya üzerinde etrafı okyanuslarla çevrili tek bir kıta vardı. Bu kıta, belki de bu günkü karaların dörtte biri büyüklüğünde idi. Müslümanların kıblesi olan Ka’be bu ana kıtanın merkezini oluşturuyordu. Çünkü Ka’be, Allah’ın emri ile ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (as) babamız tarafından bina edilmişti. Bu nedenle Âdemoğulları Ka’be’nin etrafına yerleşmişler, daha sonra da kıtanın diğer taraflarına buradan dağılmışlardı.
Hz. Âdem (as) ile Hz. Nuh (as) arasında ne kadar sürenin geçtiğini bilmiyoruz. Ancak Seyyid Abdülaziz bin Mes’ud ed-Debbağ (ks)’ın, müşahedesine dayanarak verdiği habere göre, Hz. Âdem (as) ile Hz. Nuh (as) arasında kendilerine kitap indirilmiş bağımsız şeriat sahibi 700 tane peygamber gelmiştir. Oysa eldeki bilgi ve belgelerde Hz. Âdem (as)’dan sonra dördüncü peygamber Hz. Nuh (as)’dır. Yaşam ortalamasının o zamanlar için bin yıl olduğu dikkate alınacak olursa, bu tek kıta üzerinde insanların uzun bir süre yaşadıkları anlaşılır.
Hz. Nuh (as) ve ondan önceki dönemlerde insanlar son derece sağlıklı idi ve sağlam bir beden yapıları vardı. Boyları 17 arşın, yani yaklaşık 12 metre idi.
O dönemin hayvanları da çok iri ve uzun idiler. At, eşek, deve, koyun, keçi, kedi ve köpek gibi hayvanlar çoktan ehlileştirilmişlerdi. Geniş yollar vardı. Taşımacılık at, eşek ve öküzlerle ve bunların çektiği arabalarla yapılıyordu.
Yerleşim yerleri öyle sanıldığı gibi ileri bir teknoloji ürünü değildi. Binalar bir veya iki odalı, 15 metre yüksekliğinde, taş ve ağaçlardan yapılmış basit yapılardı.
İnsanlar geçimlerini tarım, hayvancılık ve avcılıkla sağlıyorlardı. Kara ve deniz avcılığı gelişmişti. Şimdiki anlamda ticari bir ortam yoktu. Daha doğrusu insanlar son derece sağlıklı olduklarından kendi geçimlerini yine kendileri sağlıyorlardı. Bununla birlikte insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma hiç eksik olmazdı.
İnsanlar, kıtanın her tarafına dağılmışlardı. Kıta üzerinde yaşanılmayan bölgeler de vardı. Bu bölgeler genellikle devasa ağaçların oluşturduğu sık ormanlardı. O zamanlar, çöl denilen büyük kum düzlükleri ve tepeleri de yoktu. İklim gerçekten çok güzeldi. Toprak hemen her çeşit bitki ve ağacı bitirecek bir verimlilikteydi. Bitkiler bile 4-5 metre boyunda idiler. Hava kirliliği söz konusu bile değildi. Çünkü Oksijen bol, hava çok temizdi. Okyanus kenarında yaşayan halk, gemi yapmayı ve denizlerde avlanmayı biliyordu.
Hz. Nuh (as), ilk kez putperest bir topluluğa gönderilen bağımsız şeriat sahibi bir peygamberdir. Ondan önce gelen peygamberler, her ne kadar bağımsız şeriat sahibi olsalar da, gönderildikleri topluluklar, putperest değildiler. Bunlar yalnızca Allah’a ibadet etmekten kaçınan, helal ve harama dikkat etmeyen topluluklardı. Bu tutumlarından dolayı Allah da onları yok ediyordu. Bu durum Hz. Nuh (as)’a gelinceye kadar sürdü. Hz. Nuh (as)’ın peygamber olarak gönderildiği toplum, İlahi emir ve yasaklara uymaktan öte Allah’ı unutarak kendi elleriyle yaptıkları putlara tapınmaya başladılar. Onların tapındıkları putlar beş tane idi ve Vedd, Süva’, Yeğus, Yeuk ve Nesr (Nuh suresi: 23.ayet) adlarını taşıyordu. İnanç ve kulluk sapması içine düşen insanlar, öylesine azgınlaşıp şımardılar ki, kendilerine yapılan uyarıları dinlemez ve anlamaz oldular.
Kur’an’ın haber verdiğine göre Hz. Nuh (as), içinde bulunduğu topluluğu- ki bu topluluk Birinci Ad Kavmi’dir- Allah’a inanmaya ve yalnızca O’na kulluk etmeye çağrıda tam 950 yıl uğraştı (Ankebut suresi: 14.ayet). Çok az kimsenin dışında Ona inanan ve uyan olmadı. Bunun üzerine Hz. Nuh (as) :
“Ey Rabbım! Onlar bana karşı geldiler…(Nuh suresi: 21.ayet.).Ben artık mağlup oldum. Benim intikamımı al (Kamer suresi: 10.ayet.). Ey Rabbım! Yer yüzünde yurt tutan kafirlerden hiçbir kimseyi bırakma… Zalimlerin helakinden başka bir şeyini de artırma.” (Nuh suresi: 26-28.ayetler.) diye dua etti.
Yüce Allah, Hz. Nuh (as)’ın duasını kabul ederek, Ona bir gemi yapmasını emretti. Bunun üzerine Hz. Nuh (as), ormanlarla kaplı bir alanda gemi yapımına başladı. Geminin büyüklüğü, biçimi ve nasıl yapılacağı kendisine öğretilen Hz. Nuh (as), ağaçları keserek yontuyor ve onlara şekil veriyordu. Böylece yıllar süren bir çalışma, çaba ve sabır sonunda geminin yapımı tamamlandı.
Yüce Allah, her canlıdan belli bir sayıda gemiye binmelerini vahyetti. İlahi emri alan her canlı gemiye gelerek kendilerine ayrılmış bölümlere doldular. Derken gemi yükünü aldı, Hz. Nuh (as) ve inananlar da gemiye bindiler. Gökten şiddetli yağmurlar yağmaya ve yeryüzünden de sular fışkırmaya başladı. Bu durum 40 gün kesintisiz devam etti. Sular yükselmeye ve dağların başını tutmaya başlayınca gemi de bulunduğu yerden hareket etti. Koskoca kıta sulara gömüldü bir tek kara parçası bile görünmez oldu. Her taraf sular altında kaldı. Gemi okyanusta tek başına 90 gün yüzdükten sonra yağmurun yağışı durdu sular çekilmeye başladı. Sonunda gemi Cudi Dağı’nın tepesine oturdu. Sular tamamen çekilince yeni kıtalar, iç denizler, göl ve ırmaklar oluştu. Asya ile Amerika kıtalarını birbirine bağlayan Mu kıtası ve Amerika ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan Atlantis Kıtası yeni oluşan kıtalardandı.
Milattan yaklaşık 6000 yıl önce bu iki kıtadan Mu Kıtası, arkasından da Atlantis Kıtası depremlerle okyanus sularına gömüldüler. Mu kıtasından kurtulabilenler Asya ve Amerika kıtalarına sığındılar. Atlantis kıtasından kurtulabilenler de Amerika ve Avrupa kıtalarına sığındılar. Böylece Amerika kıtası ile Asya kıtası, Amerika ile Avrupa Kıtası arasına büyük okyanuslar girdi. Asya ve Avrupa kıtalarında yaşayanlar zaman geçtikçe Amerika kıtasının varlığını çoktan unuttular. Çünkü Amerika kıtasının da battığı sanılıyordu. Daha sonraki yıllarda Amerika kıtası sanki yeniden keşfedilmiş gibi oldu.
Yeni kıtaların, deniz, göl ve ırmakların oluşması, dünyada değişik iklim kuşaklarının ortaya çıkmasına neden oldu. Kışı hiç bitmeyen karlarla kaplı bölgelerin yanında yazı hiç bitmeyen bölgeler de oluştu. Yeryüzünde ilk kez geniş çöl arazileri meydana geldi. Bununla birlikte dört mevsimin hüküm sürdüğü bölgeler daha çoğunlukta idi. İnsan topluluklarının yerleştikleri ve değişik uygarlıkların kurulduğu bölgeler dört mevsimin hüküm sürdüğü bölgeler oldu.
Hz. Nuh (as), tufan olayından sonra çoğalıp dünyanın her tarafına dağılan insan topluluklarının ikinci babasıdır. Ayrıca Gemicilerin de piri sayılır. Bugün Hz. Nuh (as)’ın mezarı, Cudi Dağının eteğinde ve Dicle Irmağının kenarında bulunan Cizre’dedir. Cizre, Daha önce Mardin’in bir ilçesi iken, Şirnak’ın il olmasından sonra bu ile bağlanmıştır.
Özetle verdiğimiz bu bilgiler, Kutsal kitabımız Kur’an, Sevgili Peygamberimizin şerefli hadisleri ve ariflerin müşahedelerinde yer alan gerçek bilgilerdir. Kutsal kitap olmaktan çıkarılmış Tevrat ve İncil’de de İnsanlığın bilinmeyen tarihi hakkında bilgiler varsa da gerçeği yansıtmadığı için buraya almayacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder