21 Haziran 2011 Salı

RUH ÇAĞIRMA VE RUHLARLA KONUŞMA

ALLAH'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Perdamaian ALLAH, rahmat dan berkah atasmu. GOD's peace, mercy and blessings be upon you.

RUH ÇAĞIRMA VE RUHLARLA KONUŞMA



RUH ÇAĞIRMA VE RUHLARLA KONUŞMA
Ruhların varlığını ateist olanlardan başkası inkâr etmez. Yahudi ve Hıristiyanlar, Brahmanist ve Budistler ruhun varlığın kabul ederler. Hatta Amerika, Afrika ve Avustralya’nın putperest yerlileri bile ruhu kabul ederler. Müslümanların bu konudaki bilgi ve inançları daha net ve açıktır.
İslâm inancına göre her insanın bir ruhu vardır. Yüce Allah, ruhları bedenlerden çok önce yaratmıştır. Ruhların eğleştikleri ve öldükten sonra varacakları boyuta “Ruhlar Âlemi” veya “Berzah Âlemi” denir.
Berzah Arapça bir sözcük olup “iki şey arasındaki boşluk” anlamına gelmektedir. Bu sözcüğün terim anlamı ise “dünya ile âhiret arasında yer alan manevî bir âlem” demektir. Böylece berzah, ruhlar boyutuna özel bir ad olmuştur. Berzah Boyutu, Melekler Boyutu ile Boyutlar Boyutu’ndan başkadır. Boyutlar Boyutu olarak nitelediğimiz âlem, eskilerin “Misal Âlemi” adını verdikleri sanal gerçekler dünyasıdır.
Berzah Boyutu sonradan yaratılmış olmasına karşın nicelik ve nitelikleri Kur’an ve Sünnette bildirilmemiştir. Bu boyut hakkındaki bilgilerimiz, Allah’ın dostları olan âriflerin müşâhedelerine dayanarak bildirdiklerinden ibarettir. Ruhlar hakkındaki bilgilerimiz de böyledir.
Zamanının Ğavsı Seyyid Abdülazîz ed-Debbağ (ks) Hazretleri Berzah Âlemi hakkında şu bilgileri vermiştir:
Berzah Âlemi’nin alt tarafı dar ve üste doğru çıkıldıkça genişleyen bir konumu vardır. Berzah’ın en alt ve dar yeri dünyanın merkezindeki ateş tabakasıdır ki buraya “Siccîn” denir. Berzah’ın en üst ve en geniş bölümüne gelince, burası Berzah Kubbesi olup “Beytü’l Ma’mûr” adıyla anılır. Berzah Kubbesi yedinci gök katından başlayıp Kürsî Âlemi’ni delip geçer ve oradan da Arş’ın üzerine kadar uzanır.
Berzah Kubbesi, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimizin makamıdır. Bu makamda ayrıca:
Rasûlullah (sav) Efendimizin temiz eşleri, kızları, oğulları, Ondan sonra gelen temiz soyu, ilk dört halife, Peygamberimizin huzurunda Allah yolunda şehid olanlar ve Peygamberimizin varisleri olan ğavs ve kutuplar bulunur.
Yeryüzünün yedinci tabakasından başlayıp, dünya göğünü de içine alan Berzah’ın en alt yeri kâfir ruhların eğleştiği evlerdir. Siccîn denilen bu yerde eğleşen kâfir ruhları iki guruba ayrılır.
1. Karanlığın ve kötü durumlarının üstünlük sağlamasıyla gözlerine, kulaklarına, kalblerine, ağız ve burunlarına dikiş vurulup kapatılmış ve Allah’ın gazab perdesi arkasında kalmış olan kâfir ruhları.
2. Yalnızca gözleri kapatılmayıp, yalnızca kendilerine hazırlanmış olan azabı görebilen kâfir ruhları. Ne var ki, her iki gurup da sürekli azab içindedirler. (el-İbriz, C.2, s.471-492 özet olarak)
Ne kadar günahkâr olursa olsun hiçbir mü’min, kâfir, müşrik ve münâfıkların azab gördüğü Berzah’ın en alt yerine atılmaz. Yani şiddetli azab görenlerle hafif azab görenlerin arasını ayıran bir perde vardır. Berzah’ta mü’minler birbirlerinden yararlanırken, kâfir ruhları aradaki perde nedeniyle mü’min ruhlardan yararlanamazlar. Kâfirlerin âhiretteki durumları da böyledir.
RUHLARLA GÖRÜŞME
Berzah’ın durumu açıklığa kavuştuktan sonra, “ruhlarla görüşmek mümkün müdür?”, sorusunu rahatlıkla sorabiliriz. İşte bu sorunun cevabı:
  • Kâfirler, kâfir ve mü’min ruhlarla görüşüp konuşamazlar.
  • Mü’minler de kâfir ruhlarla görüşüp konuşamazlar. Karanlık ve azab perdesi bu görüşmeye engeldir.
  • Mü’minler, uykuda ve uyanıklıkta velilerin ruhları ile görüşüp konuşabilirler.
  • Mü’minler, velilik derecesine ulaşmamış mü’min ruhlarıyla yalnızca rüyada görüşüp konuşabilir.
  • Veliler ise, hem uykuda ve hem de uyanıkken, ölmüş ve yaşayan tüm ruhlarla görüşüp konuşabilirler.
Bu açıklamalara göre ruh çağırdığını ve ruhlarla konuştuğunu ileri sürenlerin bu iddiaları tutarsız ve dayanaksızdır. Özellikle İslâm dışı toplumlarda daha çok yaygın olan ruh çağırma ve ruhlarla görüşme işlemleri kesinlikle doğru değildir. Cin ve şeytanlar, bu ruhçularla açıktan oyun oynamaktadırlar. Bu yetmiyormuş gibi bir de uzaylı yaratık ve melek kimlikleriyle ortaya çıkıp, akıl almaz safsatalarını bilimmiş gibi sunuyorlar. Bu konuya ileride ayrı bir bölümde değineceğiz.
İslâm toplumlarında ve ülkemizde yapılan ruhlarla görüşme ve tebliğ alma durumu da yukarıda anlatılan durumdan farklı değildir. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın ruhlarla iletişim kurulamaz. İletişim kurulan varlıklar kesinlikle ruhlar değil, cin ve şeytanların ta kendileridir. Bunu anlamak için ruh olduğunu ileri süren varlığa önce şu soruları yöneltmek gerekir.
İman ve İslâm nedir? Kur’an biliyor musun? Âyetü’l Kürsî’yi okur musun yoksa biz mi sana okuyalım? Bize belirttiğin ruh olduğuna dair Allah adına yemin eder misin?
İşte bu ve benzeri sorularla şaşıracak olan ruh, (!) konuşmakta zorlanacak, biraz daha sıkıştırılınca ya savuşup gidecek veya bir cin olduğunu itiraf edecektir. Bu yöntemi deneyin, kesin iyi sonuç alacaksınız.
Spiritüalistlerin ruh dostlarından aldıkları bildiriler incelendiğinde, İslâm öğretisine ve bilime ters düşen anlatımlarla dolu olduğu görülecektir. Günümüzde sürdürücüsü bulunmayan sapık mezheplerin bozuk düşünceleri de ruhsal bildirilerde görmek mümkündür. Şair Enis Behiç Koryürek’le bağlantı kurup, kendisini Çedikçi Süleyman Çelebi olarak tanıtan bir ruh (!), “İnsan için çalıştığından başkası yoktur” (Necm: 39) ayetini hadis olarak sunmuştur ki, bu da bildiride bulunan ruhun bilgi düzeyin gösterir veya bu işteki kastını. (Ruhi Olaylar ve Ruhlarla Konuşma, s.272
Ruhçuların ruh dostlarından aldıkları şu bildiri, ruh çağırma işinin bir cin çağırma olduğuna açık bir belgedir.
“İnsan ilk defa 757.000 yıl önce, bugün sular altında olan bir adacığın bir mağarasında hayata gözlerini açtı. Bu insan 31 cm boyunda ve 432 gr ağırlığında idi. Gelişmesini de bu su içinde yaptı. Nihayet devresini tamamlayınca, karada yaşayacak ve öteki canlılara nazaran hızla gelişecek yeteneği kendisinde bulunca bitki ve hayvanların kendisinin emrinde olduğunu gördü.
İnsan adı altında yaratılan canlılar çift olmamıştır. Yaratılan bu tek varlık, sizin ölçülerinize göre söylüyorum, yaklaşık 14 yıl sonra, kendi yaşadığı suya benzeyen ve onun bileşiminde olan ve bugün amnios adı verilen bir su içinde ikinci bir canlıyı dünyaya kavuşturdu. Bugün de çocuk, ilk biçimlenmesinden itibaren bu adı taşıyan bir su içinde gelişmesini tamamlar. Bu durum hayatın bitkilerde olsun, hayvanlarda olsun su içinde başladığını kanıtlayacak gerçek bir nedendir. Bundan da kolayca anlaşılacağı gibi hayat, zamanla gelişme göstermiş, hücrelerin iyi beslenmesi, gürbüzleşmesi ve kolay bakılması suretiyle gelişip olgunlaşmıştır. Yoksa bir cinsten ötekine geçmek söz konusu değildir. Yani insan maymundan gelmemiştir.
Bu adacık, Filipin yakınlarında idi. Şimdi sular altındadır.” (Ruhi Olaylar ve Ruhlarla Konuşma, s. 277)
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz.
  • Ruh çağırma bir cin çağırmadır.
  • Ruh adı altında gelen bedensiz varlık bir cindir.
  • Cinlerin büyük çoğunluğu da yalancıdır.
Rabbimizden cin ve şeytanların kötülüklerinden korumasını dileriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder